Alçı ve Alçı Ürünleri

Bu bölüm alçı, alçı taşı, alçıdan ürünlerin üretimi tarihi ile ilgilidir.

Tarih

Uygarlık tarihi kadar eski bir bağ unsuru olan alçının ilk olarak MÖ 9000 yıllarında Çatalhöyük’te kireçle karıştırılmış sıvada kullanıldığı yazılı kayıtlardan bilinmektedir. Sümer ve Asur (MÖ 7000), Mısır’daki firavunun mezarı (MÖ 2800) ve piramitlerde bağlayıcı ajan olarak. Eski Yunan ve Roma uygarlıklarında (M.Ö. 350-400), alçının duvar ve ahşap üzerine alçı olarak kullanıldığı görülmüştür.

Avrupa’da alçı kullanımı MÖ 200’lü yıllarda gündeme gelmiş ve 1200’lerin sonunda Paris’te ulusal olarak ilan edilmiştir. Londra yangınında ahşap yapıların yangından etkilenmediği, Paris’te alçı kullanımının zorunlu hale getirildiği görüldü.

Alçının İslam mimarisinde özel bir yeri olduğu görülmüştür. Atlantik’ten Hint okyanusuna kadar geniş bir coğrafyada tüm camilerin sıva süslemelerinde alçıtaşı kullanılmıştır. Benzer şekilde Selçuklu ve Osmanlı eserlerinde de alçıtaşının yaygın olarak kullanıldığına dikkat çekilmiştir.

Uygulama, bakım, şekillendirme ve işlenmesi kolay; nem düzenleme ve izolasyon (ısı ve ses koruma) özelliklerine sahip, yangına dayanıklı ve düşük maliyetli, kullanıma hazır alçı esaslı yapı elemanlarının tüketimi gelişmiş ülkelerde hızla artmaktadır.

Alçı Taşı

Alçı taşı, alçı sıvanın yapıldığı ana hammaddedir. Alçıtaşı doğada jips (CaSO4.2H2O), anhidrit (susuz alçıtaşı (CaSo4)) ve selenit, bassanit, alabaster olarak bulunur – Ca++, SO4- iyonlarının bileşenlerinden oluşan ve su içeren veya içermeyen CaSO4 bileşenidir. oluşum ortamına bağlı olarak kristallerinde su.

Alçıtaşı kayaçları kristal yapılarına göre farklı formlarda ve endüstri alanlarında kullanılmaktadır ancak biz bu yazımızda alçı olarak adlandırılan ve kristallerinde 2 molekül su bulunan bir CaSO4.2H2O bileşeninden bahsedeceğiz.

Kullanılan saf alçıtaşı (CaSO4.2H2O) teorik olarak %32,5 CaO, %46,6 SO3 ve %20,9 kristal su içerir.Alçıdan sıva üretimi.

Doğada bulunan jips kaya minerallerinin en uygunu jipstir. Alçı, ısı etkisi altında kolayca kurutulabildiğinden (kristallerindeki suyu kaybettiğinden), alçı ekonomik ve avantajlıdır.

Alçı taşından ince öğütülmüş mineralin 120-160 santigrat derecenin altında ısıtılarak alçı tozu elde edildiği birçok kaynakta belirtilse de gerçek hayatta bu doğru değildir. Kaliteli alçı tozu üretmek için birçok enstrümanın iyi bir koordinasyon içinde bir arada kullanılması gerekir.

teorik olarak;

Alçı tozu elde edilir

CaSO4.2H2O + ısı <—> CaSO4.1/2 H2O + 3/2 H2O reaksiyon.

Bu reaksiyon tersine çevrilebilir ve su ile muamele edildiğinde kaybettiği suyun 3/2’sini emebilir ve sertleşir.

Yukarıda da bahsedildiği gibi teorik olarak bu şekilde ifade edilse de alçı üretiminde kaliteyi belirleyen sıcaklık, vakum, hız, zaman vb. enstrümanların iyi çalışılması ve bunların eş zamanlı olarak çalıştırılması tecrübeye dayalı olarak yapılmalıdır.

Bu aletler doğru kullanılmadığı takdirde alçının faz dengesi değişir, alçının kalitesi anhidrite (susuz alçı) düşer, alçının yapışma yapısı zayıflar, mukavemet ve aderans azalır ve duvara uygulandığında çatlaklar ve kalıplar oluşur.

Kalsinasyon yöntemlerine bağlı olarak, alçıtaşından üç tip hemihidrat elde edilebilir, örneğin;/p>

  • 1-Beta(β) hemihidrat: Teorik olarak alçıtaşının 120-160 °C’de kalsinasyonundan elde edilir. Kısa yuvarlak riziform gibi kristaller şeklinde çöktü. Kanuni tutarlılığa sahiptirler ve yüksek miktarda su gerektirirler. Geniş yüzey alanına ve priz süresine sahiptirler ve gözenekli ve süngerimsi bir yapıya sahiptirler.
  • 2- Alfa(α) hemihidrat: Alçı taşının yüksek buhar basıncı altında pişirilmesiyle elde edilir. Uzun iğne şeklindeki kristallerde oluşurlar. Kıvamı yüksektir ve daha az su gerektirir, mukavemeti yüksektir, üretim kapasitesi sınırlıdır.
  • 3-Anhidrit: Su içeriğinin iki molekülünün tamamının yüksek sıcaklıklarda buharlaştırılmasıyla elde edilir. Su gerektirmez ve alçı taşı değeri yoktur. Katkı maddesi olarak kullanılabilirler.